Muhammed Mustafa SAV

Muhammed Mustafa SAV

Muhammed Mustafa SAV
Anasayfa e Kitap Hayatı Fotoğraflar Kitaplar Linkler Ses Nükteleri Şiirler Yazılar Ziyaretçi Salavat English
Gecelerin efendisi

Gecelerin efendisi

Süleyman Sargın

 

Üç aydır devam eden rahmet, bereket mevsiminin son noktasına ulaştık. Her biri manevi yükselişimiz ve rızaya ermemiz için ayrı birer rampa olan kandil gecelerinin son ve en kıymetli halkasındayız.

Üç ayların her günü ayrı bir kıymet ifade ediyor bizim için. Ama Recep ayından itibaren Reğaib'le ilk alıştırmalarını yaptığımız kulluğu daha dikkatli ve derince yaşama gayretleri Kadir gecesiyle kemal noktasına ulaşmış durumda. Faziletine ve kıymetine doğrudan Cenab-ı Erhamür'rahimin'in kefil olduğu bu gece göklerde ve yerde adeta bir bayram havasıyla idrak ediliyor. Rahmetin ve mağfiretin sağanak sağanak yağdığı, değerlendirenlere seksen yıllık ibadet sevabı kazandıran bu gecede melekler de yeryüzünü şenlendiriyor. Alnı secdeli bahtiyarlarla, kendilerini her dem alkışlayan sema ehlinin buluşması yaşanıyor sanki.

Kadir Gecesi kendi adına bir sûrenin indirilmesi, o sûrede bu gecenin faziletinin bildirilmesi ve hangi gece olduğu kesin olarak belirtilmeyip gizlenmesi sebebiyle gecelerin efendisi olarak kabul edilir. Kadir Gecesi, içerisinde Kadir Gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlıdır. Kadir Sûresi, bu gecenin faziletini anlatan müstakil bir sûredir. Kur'an-ı Kerim'in doksan yedinci sûresi olan bu sûrede Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

"Doğrusu biz Kur'an'ı Kadir Gecesi'nde indirmişizdir. Kadir Gecesi'nin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır. Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler. O gece, tanyerinin ağarmasına kadar bir esenliktir." (Kadir, 1-5).

Kadir Gecesi'nin hangi gece olduğu kesin olarak bilinmemekle beraber genellikle Ramazan'ın yirmi yedinci gecesinde olduğu tercih edilmiştir. Nebiler Sultanı (sallallâhu aleyhi ve sellem) bunun kesinlikle hangi gece olduğunu belirtmemiş ancak; "Siz Kadir Gecesi'ni Ramazan-ı Şerif'in son on günü içerisindeki gecelerde arayınız." buyurmuşlardır.

İbn-i Ömer'in naklettiği başka bir hadis-i şerifte ise şöyle buyurulur: Sahabeden bazı kimselere rüyalarında, Kadir Gecesi'nin Ramazan'ın son yedi günü içinde olduğu gösterildi. Bunun üzerine Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) onlara "Görüyorum ki rüyalarınız Ramazan-ı Şerif'in son yedi günü hakkında birbirine tevafuk etmiştir. Artık kim Kadir Gecesi'ni aramaya kalkışırsa, onu Ramazan'ın son yedisinde arasın." buyurmuştur.

Gizli olmasının hikmeti

Kadir Gecesi'nin feyzinden, bereketinden hakkıyla istifade etmek için senenin diğer bütün günlerinde ve gecelerinde Allah'la münasebeti devam ettirmek gerekir. Ucuzcular bu geceden tam olarak istifade edemezler. Bütün bir sene bekleyip, sadece Ramazan-ı Şerif'in yirmi yedinci gecesini ihya etmek ve böylece Cenab-ı Hakk'ın Kadir Gecesi'ni layık-ı vechiyle değerlendiren insanlara lütfettiği eltâf-ı İlâhiyeye mazhar olmak olacak şey değildir. Onun için Ebu Hanife, diyor ki: "Kadir Gecesi sadece belli gecelerde değil, senenin üç yüz altmış küsur günü içindeki her bir gecede aranmalıdır. Siz üç yüz altmış küsur geceyi kemâl-i hassasiyetle ihya ederseniz, Allah Teâlâ da o samimi yüreğinize iltifatlarda bulunur."

Fahr-i Kâinât Efendimiz, Kadir Gecesi'nin vaktini biliyordu. Fakat bir gün "Kadir Gecesinin hangi gün olduğunu söyleyecektim; dışarıya çıktım, baktım ki iki insan birbiri ile münakaşa ediyor. Onlarla meşgul olurken Kadir Gecesi bana unutturuldu." buyurmuştu. O, bu sözüyle hem mü'minler arasındaki en ufak bir ihtilaf ve kavganın kendisini nasıl derinden yaraladığını ve hem de Kadir Gecesi'nin gizli kalmasında bir hikmet-i İlahiye bulunduğunu işaret etmişti. Efendimiz döneminde Kadir Gecesi, Ramazan ayının yirmi yedinci gecesine rastlamıştı ve daha sonra da Resûl-ü Ekrem aleyhisselam onu Ramazan-ı Şerif'in son on gününde, tek gecelerde aramayı tavsiye buyurmuştu.

"Her geceyi Kadir, her kişiyi Hızır bil" vecizesi de kısa ama pek şümullü bir sözdür. Hızır (as) da insanlar arasında gizlidir. O, Ahmet midir, Murat mıdır, Sabri midir?.. bilemeyiz. Fakat biz herkese saygılı olur, her muhtaca yardım eder, herkesin elinden tutar, bütün insanlara sadrımızı-sinemizi açarsak bir gün ehl-i imandan bir Hızır'a rastlarız ve gönül bahçemizin bu vesileyle yeşerdiğini görürüz.

İşte, Cenâb-ı Hakk, her geceyi Kadir bilme ve her ferdin Hızır olabileceğine inanma mülahazasına bağlı kalmamız; bu hususta sürekli dikkatli davranmamız ve metafizik gerilimde bulunmamız için bu ikisini gizlediği gibi İsm-i A'zam'ı da esma-i İlahiye arasında gizleyerek bizi o mevzuda da hüşyar ve müteyakkız olmaya teşvik etmiştir. Ve böylece, nazarlarımızı kendi gönlümüze yönlendirmiş; ister Cevşen, ister Celcelûtiye okuyalım, isterse de İmam-ı Gazalî'nin İsm-i A'zam diye rivayet ettiği "Ferdun, Hayyun, Kayyûmun, Hakemun, Adlun, Kuddûs" isimlerini zikredelim.. yani, O'na el açarken hangi isimleri şefaatçi yaparsak yapalım, samimiyet, sıdk ve sâdakat içinde olmamız gerektiğini irşad buyurmuştur.

Hazreti Mevlânâ "Ey genç! Ne bütün geceler Kadir'dir, ne bütün geceler ondan hâlidir." der. Âşıklar için Kadir Gecesi, sevgiliye yakınlık hazzının duyulduğu gecedir.

Gönül erbâbına, velîlere ve müminler arasından Allah Teâlâ'nın murad ettiği tâat ehline Kadir Gecesi hayret verici pek çok şey ihsân edilir. Bunlar, o zâtların hallerine, kısmetlerine, azîz ve celîl olan Allah'a yakınlık derecelerine göre farklı farklı tecelli eder. Yani herkesin istidadına vabestedir asar-ı feyzi.