Muhammed Mustafa SAV

Muhammed Mustafa SAV

Muhammed Mustafa SAV
Anasayfa e Kitap Hayatı Fotoğraflar Kitaplar Linkler Ses Nükteleri Şiirler Yazılar Ziyaretçi Salavat English
Güllerce Salavat

Yüz’lerce Salât  ve Güllerce Selâm

Senai Demirci

Gül yüzü buluşma yeridir,

En temel kavuşmalar gül yüzünde gerçekleşir.

Çünkü gül yüzler bakışı aşka dönüştürür.

Bakış ki, aşıkın maşuka dönüşüdür;

İlk tanışma ve son ayrılıktır.

Sonra mayelenir bakış;

Bakış aşk olur, bakış vuslat olur.

Aşık ve maşuk tanışmaktan öte geçerler,

Geri döner ve sanki birbirlerini hatırlamış olurlar.

İlk bakışma sonsuz beklemelerin durulduğu bir göl olur.

Güzellik gül yaprağında beklemiştir aşkı.

Aşk gül yüzünde güzelle buluşur.

Aşk gül tenlerde görünür kılar kendini.

Ve güzellik aşkın bakışında seyre dalar kendini.

***

Madem kâinatta hüsn-ü sanat, bilmüşahede vardır ve kat’idir.

Elbette, risalet-i Ahmediye (s.a.) şuhud derecesinde bir kat’iyetle sübutu lazım gelir...

***

O yüzden, gülden yüz çeviremeyiz.

Güle uzak duramayız.

Aşk ateşi örseler yüreğimizi.

Kızıl kanlar gibi dolaşır tenimizi aşk.

Ve kızıl utançlarla alevlenir yüzümüz

Güle döneriz, Sevgili’ye döneriz.

Sevgili yüzü olmadan edemeyiz.

***

Zira, şu güzel masnuattaki hüsn-ü sanat ve ziynet-i suret gösteriyor ki, onların San’atkârında ehemmiyetli bir irade-i tahsin ve kuvvetli bir taleb-i tezyin vardır.

***

Meğer gül, yüzüne Nazar Eden olduğu için gül’müş.

Herşeyi ve herkesi Varedenin teveccühüyle gülmüş.

Önce Teveccüh Eden varmış.

Yokluğa yönelmiş Ebedi Güzellik Sahibi.

Bilinmek dilemiş, sevilmek irade etmiş.

Gizliden açığa çıkmış “Mahfi Hazine”

Hiçlik şafağı kızıla boyanmış.

Varlık güzel yüzlü bir gül olmuş.

Varedilen her şey bir gül yüzünde taçlanmış.

***

Şu irade ve talep ise, o Sânide ulvî bir muhabbet ve masnularında izhar ettiği

Kemâlât-ı sanatına karşı Kudsî bir rağbet var olduğunu gösteriyor.

***

Yoksa biz dikenler idik,

Yalnız bir gül hatırına bu bahçeye vardık.

Varlık gülşeninde bir gül yüzünde ihyalandık.

Ab-ı hayat öylece dolandı yüreğimizi,

Tenimizde öylece kızıl utanç gülleri açtı.

Edebi, iffeti gül yüzünde belledik,

Tebessümü gül yaprağından dudağımıza devşirdik.

Gülün son yaprağının sonrasına hayranlığımızı ekledik.

Beğenimizle kuşattık gülü;

Aşklarımızı gül yanağına devirdik.

Gülün yüzünde güldük, güle baktık güle yazdık.

Güller olduk, güldük.

Güller açıldı, güle döndük.

Gül yüzünde varedilen herşeyle yüzleştik.

Varedilmişler gül yüzünden gün yüzüne çıktı.

Öylece, gülün yüzünde buluştuk.

Gül yüzünden tanış olduk.

Sonra herkesi ve herşeyi oraya çağırdık.

Herşeyi elimize aldık, herkese elimizi verdik.

Gülün yüzüne vardık.

Bildik ki,

Aslında biz sadece gül yüzünden vardık.

***

Ve şu muhabbet ve rağbet ise, masnuat içinde en münevver ve mükemmel ferd olan insana daha ziyade müteveccih olup temerküz etmek ister.

***

Ebedî Sevgili’nin teveccühüdür gülü güldüren.

Kalbimize aşkı salan Sevgili’nin nazarıdır.

Ki bu kalb Sevgili’nin vechesinden başkasına dönmez.

“Batan şeyleri sevmez”

Yitip gidenlere gönül vermez.

O’nun vechinden başkasına kanmaz aşk.

Aşk O’nun teveccühü ile var oldu.

Güzellerin güzel yüzlerinde güzelliği O halkeyledi.

Aşıkların bakışlarında sevgiyi O tasvir eyledi.

***

O sâniin bütün makasıd-ı san’at perveranesine hizmet eden Muhammed’in (s.a.) ne derece o Sâni ile münasebettar ve onun nazarında ne kadar mahbub ve makbul olduğu bilbedahe anlaşılır.

***

Ve güzellerin en güzelini Mahbubu eyledi.

O’na muhabbet eyledi, O’nu Muhammed eyledi.

Ebedi teveccühünü O’nun vechinde kristalleştirdi.

Cümle halka O’nun yüzünü gül eyledi.

Değil mi ki, önceleri hiçbirşey yoktu

Ve illâ O’nun ebedi teveccühü vardı.

Değil mi ki, varedilmişler O’nun yönelmesiyle

Varlığa yüz buldu.

Öyleyse bu varlık gülşenine önce O Mahbub’un gül yüzü düştü.

***

Acaba hiç akıl kabul eder mi ki, şu güzel masnuâtın bu derece. San’atperver, hattâ ağzın her çeşit tadını nazara alan in’amperver San’atkârı, Arş ve ferşi çınlattıracak bir velvele-i istihsan ve takdir İçinde, ber ve bahri cezbeye getirecek bir zemzeme-i şükran ve tekbirle, Perestişkârâne Ona müteveccih olan en güzel masnuuna karşı lâkayd Kalsın ve onunla konuşmasın ve alâkadarane onu resul yapıp güzel Vaziyetinin başkalara da sirayet etmesini istemesin?

***

Biz dikenlerdik aslında.

Yalnız bir gül hatırına bu bahçeye vardık.

Gül-ü Muhammed’in (s.a.) yüzünde buluştuk.

Gül-ü Muhammed (s.a.) yüzünde tanış olduk.

Sonra herkesi ve herşeyi yüreğimize çağırdık.

Herşeyi elimize aldık. Herkese elimizi verdik.

Gülün yüzüne vardık

Gül yüzünden var olduk.

***

“Şayet Allah’a muhabbetiniz varsa, bana ittiba edin ki, Allah da size muhabbet etsin.” (Al-i İmran 31’den)

***

Sevgili’nin teveccühünü yüzüne devşiren Gül’e,

Yüzümüzü Sevgili’nin vechine çeviren Gül’e

Güllerce salât, yüz’lerce selâm ettik.