Muhammed Mustafa SAV

Muhammed Mustafa SAV

Muhammed Mustafa SAV
Anasayfa Yazılar Şiirler Kitaplar Fotoğraflar Salavat Nükteleri Hayatı Multimedya e Kitap Linkler Ziyaretçi English
Anlat bize Ey Uhud!

Anlat bize Ey Uhud!

Ayşenur Kahveci

03 Mayıs 2008 - www.haber7.com

Uhud Dağı

Bu kutsal topraklarda başımı ne yana çevirsem Efendimizi, asr-ı saadeti hatırlatan bir şeyler görüyorum mutlaka. Başka bir deyişle, her bir dağ, taş, bana Efendimizi, asr-ı saadeti hatırlatıyor. Her bir karışı O’nu ve ashabını hatırlatan bu topraklarda sizlere hangi güzelliklerden bahsedeceğimi şaşırmış durumdayım. Zamanla hepsinden bahsetmek istiyorum elbette fakat öncelik olarak Uhud dağından ve Uhud savaşından bahsetmek istedim.

Uhud, Mescid-i Nebevi’ye beş kilometre uzaklıkta, yüksekliği yüz on metre olup uzunluğu sekiz kilometre olan bir dağdır. Uhud dağı ismini, yanlızlığından almış. Etrafında başka dağlar bulunmadığı, tek başına olduğu için Uhud ismini almış. Rengi kırmızı tonlarında. Efendimiz, üzerinde Allah için nice kanların döküldüğü bu mübarek dağdan övgüyle bahsetmişdir. Bir seferinde: “Uhud bizi sever, biz de Uhud’u severiz” buyurmuştur.

Uhud dağına ilk gittiğimde çok heyecanlanmıştım. Burada, evden çıktığım anda başlıyor bu heyecan bende. Attığım her adımda Efendimizi düşünmeden edemiyorum. O’nun geçtiği, yürüdüğü yollarda yürüdüğümü düşünmek, mübarek gözünün baktığı yerleri görmek her seferinde daha çok mutlu ediyor beni. Her seferinde “Çok şükür Allahım hala burdayım” diyorum.

Uhud dağına doğru yola çıktığımızda da bu halet-i ruhiye içindeydim. Uhud’u karşımda gördüğümde çok şaşırmıştım, mutlu olmuştum, heyecanlanmıştım. Dimdik duruyordu karşımda. Kırmızı kırmızı sanki bana bakıyordu. Resulullahı anlatmak istercesine, beni asr-ı saadete götürürcesine bakıyordu. Ben de ona, okurcasına, gözümü kırpmadan, nefes bile almadan bakıyordum. Uhud savaşını hayal ediyordum sanki görmüşcesine.

Anlat dedim Uhud’a, anlat bana Efendimi, anlat bana Allah yolunda senin üzerinde dökülen kanları, anlat bana mübarek sahabelerin nasıl savaştıklarını, anlat bana “Allah Allah” diye düşmana doğru koşan mübarekleri... Canlarını Allah yolunda gözlerini bile kırpmadan vermek isteyen Ashab-ı Kiramı anlat. Bir yandan Efendimizi koruyup diğer yandan da aslan gibi vuruşan mübarekleri anlat. Okçular tepesini anlat. Nasıl olmuştu da Efendimizin sözünden çıkmışlardı. Nasıl olmuş da O’nu dinlememişlerdi. Halbuki Resulullah onlara “Ben emretmedikçe burdan ayrılmayın” demişti. Tam da kureyşliler kaçmaya başlamıştı ki, okçular Efendimizin sözünden çıkıp yerlerinden ayrılmışlardı.

Anlat Uhud, hepsini anlat bana. Efendimiz zannedip Hz Mus’ab’a kıyan haini, Efendimizin mübarek dişini kıran kafiri anlat. Savaşta yaralanan sahabelerin yaralarını saran mübarek kadınları, Vahşi’nin mızrağıyla şehit olan arslan gibi kükreyerek savaşan, şehitlerin babası Hamza’yı anlat. Efendimizi korumak için kollarını, bacaklarını kalkan yapan, bu yolda kolunu kaybeden Talha’yı anlat.

Safiyye’nin; kardeşi Hz Hamza’nın paramparça olmuş cesedini gördüğünde ki teslimiyetini anlat. Öyle ki, ensardan bir kadın da babasının, kardeşinin ve kocasının şehit olduğu haberini alınca sadece Efendimizin nasıl olduğunu sormuş ve sağ olduğunu haber alınca “çok şükür” demiş, rahatlamıştı. Nasıl bir teslimiyettir bu, nasıl bir Peygamber aşkıdır bu. Nasıl bir Peygamber aşığıdır bu. Efendimizi mübarek dişi kırıldığında bağrında sen saklamışsın müşriklerden, kızı Fatıma mübarek babasının kanayan yanağını da bu mağarada tedavi etmiş. Bugün milyonlarca müslüman bu mübarek mağarayı görmek için tırmanıyor sana. O’nun dinlendiği bu mağarayı sırf görmek için... O’nu gören dağı taşı görmek için... İşte bu kadar hasretiz, bu kadar muhtacız O’na.

Yetmiş tane sahabe şehit olmuş Allah yolunda, senin üzerinde mübarek canlarını vermişler. Müşrik kadınlar nasıl da iğrençlikler yapmışlar sahabelerin cesedlerine, nasıl kıymışlar, nasıl yapabilmişler bu çirkinlikleri. Nasıl bir kin, nasıl bir nefrettir bu. Nasıl bir cahillik, nasıl bir nasipsizlikdir bu. Sen nelere şahit olmuşsun Ey Uhud.

Efendimiz, ömrü boyunca bu savaşı, bu savaşta şehit olan mübarekleri unutamamış. Vefatına kadar Uhud şehitlerinin kabirlerini ziyaret etmiş. Bugün ise o mübarek şehitlerin kabirlerini Ümmet-i Muhammed ziyaret ediyor Ey Uhud.

Asırlardır ziyaretine gelen müslümanların hepsi, sana, tıpkı benim şu anda baktığım gibi baktılar. Tüm bunları görmek ister gibi, bugün Uhud savaşının tek şahidi olan senden duymak ister gibi baktılar. Bir dile gelebilsen kimbilir neler anlatırsın bize Ey Uhud!

 

Muhammed Mustafa

Sitemizdeki Yazıları

Anlat bize Ey Uhud!

Medine-i Münevvere

 

Günün Hadisi>


SALAVAT

Salavat ile ilgili yazılar

Salavat

Salavatın Bir Sırrı

Salavat Getirmek Üzerine

Salavat Oruçluya yakışır

Salât, Salavât (I)

Ayetlerde Salavat

Hadislerde Salavat

40 Salavat

Salat-ı Nariye

Sesli Salavatlar

Kutlu olsun

Ey Nebi

 

SALAVAT

Seçme Şiirler

Adsız
Ey Allahın Resulü(A.S.M.)
Hakk Azizi
Sevgili
Sevgili - 2
Ta'rif-i Muhammedî Aleyhisselatu Vesselam
Yâ Resulallah

Günün Kitabı

Günün Kitabı

Peygamberimizi Kur'an'dan Öğrenmek

Günün Hadisi>


SALAVAT

Salavat ile ilgili yazılar

Salavat

Salavatın Bir Sırrı

Salavat Getirmek Üzerine

Salavat Oruçluya yakışır

Salât, Salavât (I)

Ayetlerde Salavat

Hadislerde Salavat

40 Salavat

Salat-ı Nariye

Sesli Salavatlar

Kutlu olsun

Ey Nebi

 

SALAVAT

Seçme Şiirler

Adsız
Ey Allahın Resulü(A.S.M.)
Hakk Azizi
Sevgili
Sevgili - 2
Ta'rif-i Muhammedî Aleyhisselatu Vesselam
Yâ Resulallah

Günün Kitabı

Günün Kitabı

Peygamberimizi Kur'an'dan Öğrenmek